Bozuk Para

Sezai, 40'lı yaşlarında, başarılı bir roman yazarıdır. Ancak, son zamanlarda tükenmişlik sendromu ile mücadele etmektedir. Sürekli aynı şeyleri yazmaktan sıkılmıştır ve artık yeni bir şeyler üretemez hale gelmiştir.

Bir gün, hobi olarak biriktirdiği 3-5 damacana bozuk parayı bütünletip güzel bir tatil yapmak ve kafasını toplamak ister. Bozuk paraları hamallarla bankaya götürdüğünde, çoğunluğunun sahte olduğu ortaya çıkar. Banka görevlileri, Sezai'yi sahte para tedariki yapmakla suçlar ve onu karakola götürür.

Karakolda, Sezai'nin üvey kızı Işıl da vardır. Işıl, bir üniversite öğrencisidir ve geçimini sağlamak için dilenmektedir. Sezai, Işıl'ı görünce şok olur. Işıl, ona sahte paraları nereden bulduğunu sorar. Sezai, Işıl'a gerçekleri anlatır. Işıl, Sezai'ye yardım etmeye karar verir ve onu cezaevinden kaçırır.

Cezaevinden kaçtıktan sonra, Sezai ve Işıl, dilencilerin baronu Kazım ile tanışırlar. Kazım, Sezai'ye bir iş teklifi yapar. "En iyi para en iyi hikayede vardır" ilkesinden yola çıkarak, dilencilerine hikaye yazmasını ister. Sezai, bu teklifi kabul eder ve kısa sürede dilencilerin dünyasını tanır.

Sezai, dilencilerle birlikte yeni bir hayata başlar. Onların hayatlarını, hikayelerini dinler ve yazar. Sezai, bu süreçte, kendi hayatını da sorgular. Tükenmişlik sendromundan kurtulmaya başlar ve yeni bir roman yazmaya başlar.

Sezai'nin yazdığı hikayeler, dilencilerin arasında büyük ilgi görür. Kazım, Sezai'yi bir kahraman olarak görür ve onu "dilencilerin sesi" olarak tanıtır. Sezai, bir anda bilmediği bambaşka bir dünyanın anti-kahramanı olur.